20 Ağustos 2009 Perşembe

The Saint of Incipient Insanities



Okumak için geç kaldığımı düşünüyordum aslında, ama tam zamanıymış aslında Araf'ı okumanın. Daha önce ya da daha sonra bu kadar anlamlı olmazdı. Bazı yerlerinde sıkılsam da, bu kadar uzatması gerekmezmiş de desem, karakterlerini anlatışı, onları hikayelerin içine oturtuşu ve ördüğü ağlarla kahramanlarını hayat kadar iç içe geçmiş bölmelerden oluşan bir karmaşaya sürüklemesiyle hayranlığımı kazandı Elif Şafak. Bazen yüzeysel ve basit görünse de hayata dair tespitleri ve yargıları, bazen de vurucu denebilecek kadar derindi. Benim için en önemlisi karakterleri çok gerçekti, o kadar gerçekti ki sonunda olup biten beni ağlattı, bulunduğum yerden çıkarıp romanın içine yerleştirdi, tekrar bulunduğum yere dönmem bayağı bir zamanımı ve enerjimi aldı.

Ömer'iin dinlediği şarkılar her zaman bağlama uygunluğuyla hoşuma gitti, bu da romanıyazmak kadar zor olmalı bence, her seferinde nereye o şarkı dinleme aralığını yerleştireceğini ve hangi şarkıyı seçeceğini bulmak.

Kitabın bir başka ilginç yönü de İngilizce yazılıp Aslı Biçen tarafından Türkçe'ye çevrilmesi. Aslı Biçen çevirinin hakkını vermiş diyorum tek cümleyle anlatmam gerekirse. Hem çeviri olduğunu, bu ifadelerin aslında başka bir dile ait olduğunu hissettiriyor okura, hem de kelimeleri, sözdizimleri, ifade biçimleriyle akıcı ve okuyanı rahatsız etmeyen, hiç duraklamayan bir metin sunuyor. Kendisi bir başka roman harikası olan Fransız Teğmenin Kadını'nın da çevirmeni, ayrıca Doris Lessing çevirileri de varmış.


...
İnsanların şimdiki kişiliklerinin penceresinden bakıp, ya küçümseyerek, ya acıyarak ama mutlaka araya bir mesafe koyarak geçmişteki hallerini aktardıkları şu "başarı hikayelerinden" birinde boy gösterip ışıyabileceğini düşünerek kendiyle dalga geçerdi Gail. Meme kanserini yenmiş kadınlar, hırpalanmış halde boşandıktan sonra kendi işini kuran ev hanımları, okulda harikalar yaratan zihinsel özürlü çocuklar... kendi hikayesi de ortalama Amerikalının büyük takdirle karşıladığı hikayelerden olabilirdi. "Ürkek'ten Cevval'e" başlığı atılabilirdi onun hikayesine. Böyle bir başlığı gören hiç kimse onun şimdi korkusuz olmasının artık ürkek olmamasından değil, ha ürkek ha cevval olmuş, ikisinin de onun için zerrece önem taşımıyor olmasından kaynaklandığını anlayamazdı.
...

Hiç yorum yok:

İzleyiciler