24 Haziran 2009 Çarşamba

çekmecede bekleyen sararmış mektuplar

Benim çekmecede bekleyen sararmış mektuplarım olacak mı bir gün, bilemem. Sessizce, sinsice birinin o çekmeceyi açmasını bekleyen, açar açmaz onu kendi gözyaşında boğazak olan solmuş sayfalar. Ben mektuplarımı postaya veremiyorum. Bir hafta önce yazmıştım o mektubu sana, yarın postaya vereceğim diye yazmıştım hatta, kendi kendimi zorlamak adına. Olmadı. Görsen bana çok kızarsın. Ben sana senelerdir bunları bil dedim, sen hep iteledin, bak kaçış yokmuş demek ki dersin. Ama ne yazık ki yanımda değilsin. Sana sorularımı biriktiriyorum, yaşıyorum.
İnsan geçmişi nasıl temizler, biri bana bunu anlatsın istiyorum. Adım adım anlatsın, göstersin ki ben de yapabileyim. Çünkü o yük ağırlaştıkça bugünden kopuyorum. Etrafımdakilere attığım sahte gülücüklere, ilgili görünmeye, orada olmaya çalışırken kurduğum saçma cümlelere kendim tahammül edemiyorum. Ben ne zamandır istediğim yerde olamıyorum. Sen olsan istediğin yer neresi derdin. Ben içimden bilirdim neresi olduğunu ama sana diyemezdim. Berlin hala soğuk. Burada herkes yalnız. Bundan sonra herkes yalnız. Sen bana tek başıma ayakta durmayı öğren dedin ve ben öğrendiğimi sandım. Ama yoruldum. Zorlamaktan yoruldum. Soruların beynime üşüşmesinden, cevaplarını verememekten, "kendimi toparlayıp" sürekli bu döngünün içinde yeniden başlamaktan yoruldum. Bunun başka bir yolu olmalı. Bu kadar zor mudur kendini tanıması insanın? Kaç yıl sürer, kaç insan sürer? Bir gün deniz kıyısında bana ne demiştin hatırlıyor musun, benim için bundan sonra önemli olan tek şey yanıma kalacak insanlar demiştin. Ben bir daha görmek istediğimde gitmiş oluyor kimisi. Kimisi hiç gelmemiş oluyor. Sen şimdi onları boşver dersin, onlar gerçek değilmiş demek ki. Öyle belki de. Ben ne kadar gerçeğim peki. Her gün vaktinde kalkıp otobüse binip okula gitmek ne kadar geçrek yapar insanı? Kahvenin nerede ucuz olduğunu düşünmek. Alışveriş yapılacaksa M'e binmek Aldi'ye gitmek. Çamaşır yıkamak. Kitap okumak. Kitap okumak. Tutunamayanlar'ı okuyorsan gerçeklik bir hayli sorgulanabilir bir kavram olur çıkar. Çünkü çok gerçektir orada olup bitenler, ama kendini bu dünyada konumlandırmaya gelince iş, mutsuzluk bu kadar gerçek olmasın istersin. Bedenin yeniden enerjiyle dolsun, hani bazen dolduğu gibi ve o seni bir yere kadar götürsün istersin. Kendinden kullanacağın enerjinin sınırına dayanmışsın gibi. Kendi enerjimin sınırı var mı ki. Cuma günkü sınava çalışmak gerçek yapar mı beni ya da tezimi düşünmek. Düşünmemek mi gerçek yapar insanı, düşünmemek ama yaşamak.
Hayatta yanıma kar kalanları düşünüyorum şimdi, onlar beni gerçek yapıyor, ama uzağımda olmaları çok canımı sıkıyor.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler